Jancis Robinson’a göre, Pinot Noir’un adı kayıtlara ilk olarak 1375 yılında Burgonya Dükü Philippe Hardi‘nin Belçika ziyaretine giderken yanında 6 şişe Pinot şarabı götürmesiyle geçmiştir. Ancak Pinot adı 19. yüzyıla kadar resmi kayıtlarda geçmez. Üzümün kökeni nereden gelirse gelsin, Pinot Noir üzümü Burgonya ile ya da benzer şekilde Burgonya bölgesi Pinot Noir ile ünlenmiştir. İtalya’da Pinot Nero, Almanya ve Avusturya’da Burgunder, Blauburgunder veya Spatburgunder olarak bilinir. Aynı şekilde Pinot Gris ve Pinot Blanc üzümleri de Almanca’da Grauburgunder ve Weissburgunder olarak bilinir. Dolayısıyla Pinot üzümleri dilsel olarak yine Burgonya bölgesine işaret eder.
Chardonnay şaraplarıyla ünlü Chablis ve Gamay şaraplarıyla ünlü Beaujolais bölgeleri dışında, Burgonya’nın neredeyse tamamında Pinot Noir kırmızı şarapları üretilir. Bununla birlikte, Fransa’nın Champagne bölgesi, şampanya üretimi için neredeyse tüm Cote d’Or bölgesinden daha fazla Pinot Noir kullanır. Ayrıca Almanya’nın en çok üretilen kırmızı üzüm çeşididir.
Coşkun bir üzüm türü değildir. Üzüm yaprakları Syrah‘tan büyük ve Cabernet Sauvignon’dan biraz küçüktür. Salkımları küçük ve kozalak benzeri silindir şeklindedir. Bu yüzden ismin kökeni Fransızca’da “pin” yani çam ağacından gelir. Üzüm taneleri küçük, yuvarlak ve sıktır. Genellikle üzümün rengi siyaha yakın koyu lacivert renktedir.
Oldukça zor yetiştirilen bir üzüm çeşididir ve bu üzüm için denge çok önemlidir. Güneş ışığını sever, ancak fazlasını değil. Suya ihtiyaç duyar, ancak fazla nem ve aşırı sulama üzümü bozar. Mildiyö hastalığına ve Botrytis mantarına karşı dirençli değildir. Erken olgunlaşır ve bu nedenle serin karasal iklim bölgeleri daha uzun olgunlaşma süresi verdiği için konsantre ve lezzetli üzümlerin yetiştirilmesine olanak sağlar. Ancak erken tomurcuklanması dolayısıyla karasal bölgelerde don riskine sıkça maruz kalır. Ani sıcaklık değişiklikleri ve şiddetli yağışlar zaten coşkun olmayan bu türün daha az ürün vermesine neden olabilir. Hasat sırasında dikkat edilmezse oldukça ince olan kabukları zarar görebilir. Bu yüzden Kaliforniya şaraplarının öncüsü olarak kabul edilen Andre Tchelistcheff haklı olarak “Tanrı Cabernet Sauvignon’u, şeytan ise Pinot Noir’i yaratmıştır” demiştir.
Pinot Noir’un tanen seviyesi Cabernet Sauvignon’a göre daha yumuşaktır. Genellikle üzümün Cabernet Sauvignon gibi üzümlerde yüzde 3 ila 6 arasında değişen kabuk oranı, Pinot Noir’de yüzde 1’e denk gelir. Bu nedenle, Pinot Noir üzümünün üretim süreci titizlikle ele alınmalıdır ve her asma ayrı ayrı incelenmelidir. Her şey doğru yapıldığında, genellikle orta derece tanenli, yoğun kırmızı ve siyah orman meyvesi aromaları belirgin zarif şaraplar ortaya çıkar. Görünüş olarak ne çok koyu ne de çok açıktır. Aslında Pinot Noir tam bir denge şarabıdır. Belki de bu yüzden en fazla tercih edilen şaraplardan biri haline gelmiştir.
Pinot Noir yetiştirilen bölgeler
Fransa dışında birçok ülkede yaygın olarak üretilmektedir. Avrupa’da özellikle Fransa’nın yanı sıra İtalya’da özellikle Alto Adige bölgesinde, Almanya’nın Baden bölgesinde, Avusturya’nın Niederösterreich ve Burgenland bölgelerinde, ve İsviçre’nin Valais bölgesinde yaygın olarak üretilir. Ayrıca, küresel ısınma ile birlikte daha kuzey bölgelerde ilerleyen dönemlerde Pinot Noir üretimi oldukça önemli hale gelecektir.
Yeni Dünya ülkelerinde ise Amerika’nın Kaliforniya eyaletinde özellikle Sonoma ve Russian River Valley bölgeleri, Oregon eyaletinin Willamette Valley bölgesi ve az miktarda New York eyaletinde üretilir. Pinot Noir üzümü ayrıca Yeni Zelanda’nın Marlborough bölgesinde, Avustralya’nın Victoria eyaletinde Yarra Valley bölgesinde oldukça yaygın bir şekilde üretilmektedir.
Ayrıca günümüzde Çin, Japonya ve Hindistan gibi ülkelerde de Pinot Noir üretimi yapılmaktadır. Bu ülkelerde Pinot Noir üretiminin artması, bu üzüm çeşidinin dünya genelindeki talebinin arttığını ve farklı iklim ve toprak koşullarında yetiştirilme potansiyeline sahip olduğunu göstermektedir.